Ana içeriğe atla

Tabnit Lahdi

Tabnit Lahdi

Tabnit Lahdi
Tabnit Lahdi

Tabnit Lahdi, İstanbul Arkeoloji Müzelerinin en önemli buluntularından bir tanesidir. M.ö. 6 ya da m.ö 7. Yüzyıllara ait olduğu düşünülmektedir. Mısır Firavunlarının kullandığı antropoit yani insan biçimli bir lahittir. Yapıldığı malzeme diorittir.
Tabnit Lahdi Osman Hamdi Bey tarafından Sayda(bugünkü Lübnan'da) da ki Kral nekropolünde bulunmuştur. Lahdin gövdesinde iki çeşit yazı görülmektedir. Bunlar Mısır hiyeroglifi ve Fenike yazısıdır. Hiyeroglif ve diğer yazıttan anlaşıldığı üzere lahdin iki sahibinin olduğu bilinmektedir. İlk sahibi Mısırlı bir general olduğu düşünülen Penephtah’dır.  Mısır yazısıyla yazılmış olan lanetleme şu şekildedir.
 "Her kim ola ki, benim lahdimi açar, Allah onun cezasını, belasını versin." Bu hiyeroglifin altında da, lahidin ikinci sahibi olan Tabnit'in lanetlemesi yer almaktadır. O da şu şekildedir, “Ben Astarte rahibi ve Saydalılar kralı Tabnit bu lahit içine gömülüyorum. Ey benim mezarımı bulan kimse her kim olursan ol benim lahitimi açma ve benim huzurumu bozma. Çünkü yanımda ne gümüş, ne altın ne de define vardır. Bu lahitte yalnızca yatmaktayım. Bana mezar olan bu lahiti açma, bu türlü hareket Astarte’ye karşı büyük bir hakarettir. Eğer benim tebbihimi tutmaz, aksine mezar odamı açar ve benim huzurumu kaçıracak olursan,yaşayan insanlar arasında ve güneş altında nesilden ve neshepten mahrum kal ve ölüler arasında yatacak yer bulma.” [2]
Lahdin kapağı sıkı bir kefen içine sarılmışçasına, geniş bir mumya şeklinde olup başı oldukça iri ve omuzları arasına gömülmüş şekilde yapılmıştır. Yüz kısmı tamamen Mısır tipindedir. Omuzları ve göğsü geniş bir gerdanlıkla örtülüdür. Bu gerdanlığa dikkatli bakıldığında kuş kanadına benzediğini görürüz.
 
Kral Tabnit
Kral Tabnit
Kral Tabnit'e ait mumya mumya bezi kullanılmaması yönüyle ilginçtir. Saçları, derisi, iç organları büyük ölçüde tahribata uğramış olsa da; doğal şartlara karşı iyi dayanmıştır diyebiliriz. Bugün cam bir fanus içinde sergilenmektedir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Çağ Mimarisi: Tapınak Mimarisi ve Tapınak Planları

Antik Çağ Mimarisi: Tapınak Mimarisi ve Tapınak Planları Tapınak mimarisi antik dönem içerisinde üzerinde en fazla emek harcanmış konulardan birisidir. Bunun sebebi, dini inançla ilgili bir yapı olmalarının yanı sıra; aynı zamanda, bu yapıların propaganda amacıyla devlet otoriteleri tarafından da kullanılmalarıdır. Bilindiği üzere tapınakların içerisine sadece din görevlileri girebiliyordu bundan dolayı da tapınakların iç tasarımları, karşımıza sade olarak çıkmaktadır. Ancak tapınakların dış cepheleri zaman içerisinde olabildiğince gösterişli yapılmaya başlanmıştır ve bu durum kentler arası bir rekabet konusu da olmuştur. Yine bilindiği üzere antik çağ içerisindeki her kentin bir tapınağı mutlaka vardır. Öyle ki bu tapınaklar şehrin merkezini oluşturur ve kent planlaması da bu merkeze göre ayarlanırdı. Örnek vermek gerekirse; bir kentin ana caddeleri mutlaka tapınağın olduğu kutsal alandan geçerdi. Bir diğer örnek ise kentin alışveriş yerleri olan kısımlar yine tapınak alanına ...

Hellenistik Dönem Krallıkları

Hellenistik Dönem Krallıkları Hellenistik Dönem Krallıkları İskender ’in Hellas, Mısır ve Hindistan’a kadar tüm Ön Asya’yı içine alan imparatorluğu, M.Ö.323’teki ani ölümü üzerine generalleri arasında anlaşmazlıklara neden olmuştur. Çünkü İskender tahta varis bırakmamıştı. İskender’e yakın olan komutanlar, imparatorluğun başına geçmek ya da bulundukları bölgelerin yönetimini ele geçirmek için sürekli olarak birbirleriyle mücadeleye başladılar. Çok geçmeden diadoch’lar adı verilen, İskender’in ardılları Babil de, bir devlet konseyi oluşturarak, imparatorluk yönetim biçiminin nasıl olacağı konusunu tartışmaya başladılar. İşte bu komutanların İskender’e ardıl olma savaşı dönemine “Diadochlar Dönemi” denir (M.Ö.323-M.Ö.281). Ve nihayetinde aralarında anlaşmışlardır. Buna göre; imparatorluğu bölmeyecekler, merkez Makedonya’da olacak, sınırlar ayrılmayacak, yönetimde Perdikkas, yönetim birimlerinin başında ise diğer komutanlar olacak. Buna göre; Perdikkas hem hazineden sorumlu hem...

Antik Çağ Mimarisi: Yapı ve Duvar Sınıfları

Antik Çağ Mimarisi: Yapı ve Duvar Sınıfları Vitruvius'un Kitabı Bu yazı antik dönem mimarlığının gelişimini anlamak için bilinmesi gereken terim ve kavramları basit bir şekilde açıklamak için oluşturulmuştur. Antik  dönem mimarlığının günümüzde yorumlanabilmesini ve anlaşılabilir olmasını sağlayan kişi Vitruvius'tur. VİTRUVİUS  m.ö.90-m.ö.20 yılları arasında yaşamış Roma vatandaşıdır. Asker, mimar ve mühendistir. Emekliliği sırasında ‘mimarlık üzerine on kitap’ isimli antik çağdan günümüze gelen mimari alanda tek bilimsel eseri yazıp Roma İmparatoru Augustus(OCTAVİANUS)’a ithaf etmiştir. Kitabı sadece mimarlık üzerine değil aynı zamanda geometri, astronomi, sivil ve askeri makineler hakkında da bilgiler vermektedir. İ nsanların, yaşamlarını kolaylaştırma ve barınma, yaşama, çalışma, eğlenme dinlenme gibi çeşitli eylemlerini sürdürebilmelerini sağlayabilmek için yaptıkları mekan düzenleme sanatına mimarlık denir. Bir yapının mimari değer taşıması başlıca 4 te...